Emirdağ; tarihtir geçmişten geleceğe, maziden atiye.Kökü Uluğ Türkistan zamanlarına ulaşan bir köprüdür Emirdağ. Kiliminin deseninde, türküsünün ezgisinde, sözünün sesinde Uluğ Türkistan'ın izleri vardır. Emirdağ; Hun atlılarının içinde yetişmiş gözü pek bir çeridir. Göktürk'tür abidelerinde yaşayan. Uygur'dur uygarlığın kurucusu. Karahanlı'dır, Selçuklu'dur doğudan batıya hükmedici kuvvet. Osmanlı'dır Cumhuriyet'tir sonsuzluğa kapı açan... Emirdağ, Oğuz'dur bozkırların efendisidir.
Alp-eren, gazi- derviş, Mehmetçik'tir adları. Toplaşırlar ulu çağrıyı duyup, çoban ateşleri yakarlar yüce dağların sarp yamaçlarında Oğuz'un nesli için. Şehirler aydınlanır ışık ışık. Tan ağartısı düşmeden bozkıra uyanırlar. Düşman kesse de yollarını, bozkırın yiğit atlıları nallarından çıngılar saçıp toz koparan küheylanları ile dalıp girerler er meydanlarına. Yelesinde ter buğulanır atların. Kılıçları Oğuz Han mirası, ülküleri Fatih vasiyeti, hedefleri Atatürk emanetidir... Emirdağ; yayladır, her bahar türkülerle tekrarlanan bir hayat tarzıdır. Yayla kuşları, Yellibel'den sitare getirirler. Çiğillipınar soğuk sularını sunar insanlara. Emirdağ'da mevsimlerle akar telaşsız ve sürekli. İnsanların gülümsemesi baharla gelir yüzlere. Sürüp gider ağlaması kışla fırtınayla boranla. Dağ çiçeklerinin kokusundadır asırlık çağrıları.
Kardelenler boy verince kar içinden. Başı dumanlı dağlara varınca başı gururlu insanlar. Bir bağımsızlık haykırışıdır bozlaklarda dillenen. Sevdasıdır gönüllerin coşup taşan ülfeti. Ve yürüyüşleri at üstünde Hun savaşçıları kadar soylu. Kervanları nefti ikindilerin içinden geçer. Şenlenir dal hışırtılarıyla göğeren meşe koruluğu. Vadilerden yamaçlara taşar sürü yılkı ve keşik. Bin bir sevinç yayılır çocukların gamzeli yüzüne. Okşayınca başını yaşlı ve nasırlı eller dua ile. Nağmesi yükselir serin derelerden kavalın ve bağlamanınVarıp kır çiçeklerine türlü renk olur. Birleştirir kokusuyla ezgisini dağdan aşıp gelen rüzgar. Uzaklardan bülbül sesleri gelir ve gül dudaklardan türküler.Bu armağanıdır gökyüzünün mehtaplı saltanatı yayla gecelerine. Emirdağ gündüzü doğuran gecenin son anındadır. Emirdağ; bozkırdır nal sesleridir, poyrazla yarışan, karayelle güreşen. Bozkır, alabildiğine çıplak ve yalnızdır. Baharı nazlıdır bozkırın. Meşeler geç göğerir, tez geçer vakti alca güllerin. Bu yüzden yeşil özlemlerin adıdır. Gündüzü kavruktur yazda, kışta. Gecesi katran karası bir çaresizlik kabusudur. Efsunludur sanki birbirine yoldaş olan böceklerle bitkiler. Ayazı kutuplardan gelir, sıcağı Afrika güneşinden şimdi bozlak vaktidir bağdaş kurup oturunca boz toprağın üstüne. Bizler bozkır medeniyetinin çocuklarıyız. Türkistan gecelerinden beri yıldızlar toplarız yeni düşlerimize. Atlarımızın yelesini dalgalandıran rüzgar, bir zafer türküsü olur dudaklarımızda. Oğuz'dan emanettir özgürlük ve bağımsızlığın değerini bilmek. Dilimizde otağ kurmuştur, devletin bekası, devlet-i ebed-müddet. Zorluklarla sınansa da birliğimiz, ters yüz ederiz fitne ve nifakın oyununu. Ağustos akşamlarında Eylül ikindilerinde destansı bir haykırışın yankısı çarpar Emir Baba'dan Yorgun Dede'ye. Suyu dinmiş Çayderesi'nin gözleri nemlenir. Tarihe kümelenmiş kederlerini akıtır uzak ırmaklara. Bozkırın efeleri, Oğuz'un erleri tükenmez. O efeler, barışta efendi, savaşta kahramandırlar. Sırtlarına yüklenir asırlık çilelerin yükü. Analar, hasret dualarıyla uğurlar vatan imdadına oğullarını. Güneş mor dağların üstüne doğar. Ve ay yüzlü yavuklular kalplerine akıtır gözyaşlarını. Bozkırın yiğitleri cennet kapılarına yakın dururlar. Fışkırırlar çorak toprağın rahminden bereket olup. Emirdağ; göçtür, gurbettir. Bir hürriyet beyannamesidir göç... Gurbete çıkılır, her gün girilen kapılardan. Göç edilir bilinmedik el kapılarına. Ve her sabah umutla açılan kapı; ekmektir, kısmettir, geçimdir. İnsan kapı kapı dolaşır, nasibinin ardında. El kapısı, muhannet kapısıdır.
Yeni ufuklardan yeni ümitler sağmaya durur ak pürçekli analar. Eylül gecelerinde yıldızlar göz kırpar, özgür ulusun egemenliğine. Emirdağ; cesarettir, yiğitliktir. Bir kurt gibi yalnız ve cesur atılır yeni ufuklara doğru. Yiğitlik, delikanlılık koç olmaktır aynı zamanda. Bütün bebekler önce kuzudur, erkek oğullara ise koçluk yakışır. Çünkü onlar kaçaktır, koç yiğittir.Onlar gücün, kuvvetin, neslin devamının simgesidir. Onlar koçluk kuzudur."Koç olacak kuzu, koçun yanında gezer. "Zira böylece anadan saygılı, babadan görgülü olmayı öğrenirler. Koçaklar; yiğitliğin, mertliğin, kahramanlığın, cömertliğin şiiri olan koçaklamaların içinden haykırırlar. Emirdağ; bir destandır, henüz yazılmamış ...